Ahmet Say, bu uzun öyküsünde, masallarımızın geleneksel başlangıç tekerlemesinin diliyle bir dolandırıcı tüccarın öyküsünü anlatıyor. Günümüzün olayları kadar gerçek, masal kadar inanılmaz bu anlatının inanılmaz yanlarından biri öykünün kahramanının bir kedi oluşu. Ticaretin kurallarına uyarak hırsızlık yapabilmesi ve bu yüzden yasaların çaresiz kalması da masalsı ikinci yan. Bu buruk gülmece okura ticaret, piyasa, rekabet benzeri deyimleri ve kurumları sorgulatıyor.
Böylece özdeyiş doğru çıktı: Büyük hırsızlar küçük hırsızları asarlar. Romalı senatör Cato'nun dediği gibi: Küçük hırsızlar zindana atılıp zincire vurulmuş, resmî hırsızlar ise altın ve ipeklilere bürünmüş… Ama Tanrı'nın son sözü ne olacak? Ezekiel'e dediği gibi yapacak: Prenslerle tüccarları, bir hırsızla bir diğer hırsızı, kurşun ve demir gibi kaynaştıracak ve kent yanıp kül olduğunda ne prensler kalacak ne de tüccarlar…
-Martin Luther, (1524)—
(Tanıtım Bülteninden)