Batıl inançları genelde aynı şekilde algılarız: Eski zamanlarda ve uzak yerlerde
yaşayan insanların 'yanlış anlamaları' der, geçeriz. Ne derece doğru olduğu
tartışılabilecek bu varsayımımızı, yeniden ele almakta fayda var.
Örneğin bir batıllık görünümü olan kent efsaneleri, metropol yaşamındaki karmaşık
ilişkiler ağının içinde, 'alacakaranlığa' yönelik değişmeyen bir ilgiyi fark ettirir bize.
Fazla bilgi ve bilinemezliğin iç içe geçtiği kent efsaneleri, geçmişi aratmayacak
yoğunlukta batıllık ve takıntı biçimlerinin varlığını barındırır. Bunlar, gündelik
ilişkilere, alışkanlıklara öylesine karışmıştır ki çoğu zaman fark edemeyeceğimiz kadar
iç içedir bizimle…
Hızlı kent hayatı içerisinde mitolojik arayışlarımızın cevabı olan kent efsanelerine
dikkatle bakılırsa farklı kılıklara girmiş batıl inançlara, takıntılara, saplantılara
rastlanır: Komplo teorileri, kişisel gelişim öğretileri, yaşam biçimleri, doğal yaşam
arayışları, yeni ve ilginç olana dönük ilgi, hız tutkusu, moda, aşırı sporlar, eğlence,
değişen şiddet türleri, fanatizm, kariyer, türlü fobiler, bulmacalar…
Elinizdeki kitap, kent efsanelerini bir arketip, bir model gibi kullanarak, aslında
yaşadığımız zamanların 'batıl' görünümlerini anlamaya çalışıyor. Ama bu görünümleri
yekten olumsuzlama batıllığına da düşmeden… Çünkü onlarda, başkasıyla, kentin
uzağındaki ve dışındakiyle bağlantı kurmaya yönelik arayışın izleri de sürülebilir.